Ağız ve diş sağlığında en sık karşılaşılan rahatsızlıklar diş çürükleri ve dişi çevreleyen dokuların (diş eti, çene kemiği) hastalıkları yani periodontal hastalıklardır. Koruyucu ve önleyici tedavilerle; hastalıklar oluşmadan önlemlerin alınması, başlangıç düzeyindeki rahatsızlıkların basit uygulamalarla tedavi edilmesi hedeflenmektedir.
Diş çürüğü ve periodontal hastalıkların yaygınlığı tüm dünyada toplum ağız sağlığı açısından ciddi bir problem oluşturur. Diş çürüğü, diş taşı birikimleri ve diş eti kanaması gibi şikayetlerin neden kaynaklandığını bilmek, bu problemlerden nasıl korunulacağını anlamak için önemlidir. Toplumda ağız ve diş hastalıklarının prevalansını azaltmak için öncelikle günlük bakım alışkanlıkları ve koruyucu tedavi bilincini oluşturmalıyız.
Diş çürüğü nasıl oluşur?
Ağız ortamında bulunan mikroorganizmalar günlük ağız bakımının aksatıldığı durumlarda çoğalarak mikrobiyal plak tabakasını oluştururlar. Bu mikroorganizmalar besinlerle aldığımız karbonhidratları ayrıştırarak asit üretirler. Ağız ortamı bu pH değişimlerinden etkilenir ve pH değeri kritik düzeyi aştığı zaman diş sert dokularında çürük olarak adlandırdığımız biyokimyasal değişimler oluşur.
Dişilerin mine tabakasında başlayan mineral kaybı sonucu dişte kavitasyon ve madde kaybı gerçekleşir. Yani diş çürüğü ağızda fark edilir hale gelmeden uzun zaman önce başlayan kronik bir hastalıktır.
Çürük oluşumu; ağız ortamının bakteri kapasitesi, diş plağı, karbonhidrat tüketimi ve beslenme alışkanlıklarının yanı sıra tükürük akış hızı, tükürük tamponlama kapasitesi, flor alım seviyesi ile de ilişkilidir.
Diş çürükleri dolgu yapmadan tedavi edilebilir mi?
Diş çürükleri başlangıç durumundayken kontrol altına alınabilir. Sadece mineral kaybının olduğu ancak kavitasyonun gerçekleşmediği aşamada; ağız bakımının iyileştirilmesi ve destekleyici minerallerin lokal olarak uygulanmasıyla diş çürükleri durdurulup dolgu yapmadan tedavi sağlanabilir.
Demineralizasyon olarak da ifade edilen mineral kaybı kritik bir düzeye ulaştığında tablonun geriye döndürülmesi pek mümkün olmaz. Erken ve koruyucu tanı, kritik düzeye ulaşmamış pek çok başlangıç çürüğünün; remineralizasyon (yeniden mineral birikimi) sağlayıcı ajanlarla ve günlük bakımın optimize edilmesiyle tedavisine olanak sağlar.
Koruyucu dental tedaviler nelerdir, kimlere uygulanabilir?
Koruyucu ve önleyici tedaviler diş hekiminin uygun görmesi durumunda ve ihtiyaca bağlı olarak her yaştan bireye uygulanabilir. Ancak koruyucu tedaviler çocuklarda çok daha dikkatli uygulanmalıdır. Çünkü çocukluk döneminde başlayan ağız ve diş hastalıkları bireyin hayatı boyunca etkisini gösterir.
- Düzenli diş hekimi kontrolü
- Ağız bakım eğitimi
- Beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi
- Remineralize edici ajanların lokal uygulanması
- Fissür örtücü uygulanması
- Gece plağı, sporcu plağı vb koruyucu apareylerin kullanımı
- Koruyucu ortodonti
- Sürme rehberliği
Çocukların düzenli diş kontrolleri kaç yaşında başlamalıdır?
Bebeklerde ilk dişlerin ağızda görünmesini takiben (ortalama 6-8 ay) diş hekimi kontrollerinin başlamasını öneriyoruz. Bu sayede diş gelişim kontrolü, beslenmeye bağlı dişlerde oluşabilecek çürük başlangıçlarının tespiti ve kontrolü, parmak emme, tırnak yeme, uzun süreli emzik kullanma, diş sıkma gibi alışkanlıkların tespiti ve önlenmesi hedeflenmektedir.
Çocuklarda doğru ağız bakımı nasıl yapılır?
Erken bebeklik döneminde ağızda süt dişlerinin görünmesini takiben dişler parmak fırçası gibi özel fırçalarla veya gazlı bez ile ebeveyn tarafından günlük olarak temizlenmelidir. Çocuğun kaşık gibi yemek araçlarını tutabilmeyi başladığı dönemde yaşına uygun bir diş fırçası, ebeveyn kontrolünde eline verebilir.
Çocuk diş fırçalamayı oyun şeklinde deneyimleyebilir. Ancak bu dönemde gerçek bakımı yine anne baba üstlenir. Çocuğun motor gelişimine bağlı olarak 2-3 yaş itibariyle çocuklar, ebeveynlerinin fırçalarına koyduğu eser miktardaki yaşa uygun macunla dişlerini fırçalamaya başlayabilirler.
Ancak 14-16 yaşa kadar yoğunluğu ve tarzı değişerek ebeveyn kontrolünün devam etmesi gerekmektedir. Ayrıca daimi dişlerin çıkmaya başladığı 6 yaş dönemiyle günde bir kez diş ipi kullanımı da çocuğa öğretilmelidir.
Kişiye özel olarak çürük risk analizi yapılabilir mi?
Diş çürüğü, beslenme ve mikroorganizmalar ekseninde oluşan, zamanla ilerleyen bir hastalıktır. Bu etkenlerin kişide nasıl çalıştığının ortaya çıkarılması ile çürük risk analizi yapılabilir. Beslenme alışkanlıklarının incelenmesi, ağız ortamının pH ölçümü, mikrobiyal plak işaretlenmesi ve bakım alışkanlıklarının değerlendirilmesi gibi analizlerin ardından kişisel çürük risk düzeyimiz belirlenir. Çürüklerden korunmada alınacak önlemler ve yapılacak düzenlemeler çürük risk analizimiz doğrultusunda planlanır.
Remineralizasyon (yeniden mineral arttırımı) nasıl yapılır?
Diş sert dokularından uzaklaşan minerallerin yeniden kazandırılması için pek çok yöntem mevcuttur. Kliniğimizde uygulanan remineralizasyon yöntemleri:
- Çürük riski yüksek bireylere topikal flor verniği uygulaması
- Hastalara evde uygulayabilecekleri mineralize edici macun ve jellerin reçete edilmesi
- Gerekli durumlarda flor salabilen cam iyonomer dolguların kullanılması
Flor vücudumuz için zararlı bir ajan mıdır?
Son yıllarda artan flor karşıtlığı aslında toplumda bir takım yanlış anlaşılmalara neden olan bir konudur. Bu konuda bilgi veren bazı uzmanlar vücudumuzun hiç flora ihtiyaç duymadığını belirtmekte ve bu konudaki tartışmalar kafa karışıklığı yaratmaktadır. Bu nedenle flor konusundaki bilimsel gerçekleri burada detaylı bir şekilde paylaşmak istedik:
- Flor vücudumuzda diş ve kemiklerin yapısına katılan eser elementlerden biridir.
- İçme sularında doğal olarak bulunur. Ayrıca çayda ve deniz mahsüllerinde de flor vardır.
- Dokularımızın yapısına katılan ve içtiğimiz suda bile olan floru almamamız gerektiği yönündeki bilgi tabi ki doğru değildir.
- Ancak eser element olması nedeniyle fazlası toksiktir.
- Bu nedenle dişleri güçlendirsin diye su ve süt gibi ürünlerin florla zenginleştirilmesi veya flor damlalarının reçete edilmesi uzun yıllardır tavsiye edilmemektedir.
- Çünkü vücudumuzda eser miktarda bulunan bu element için doğal olarak yiyip içtiğimiz besinler yeterlidir.
- İçme sularındaki flor miktarları bölgesel ve dönemsel farklılıklar göstereceğinden sistemik olarak ilave flor almak sakıncalıdır.
- Diş macunlarının içeriğine katılan flor iyonları bilimsel veriler ışığında yaşa göre dozajlanır. Yutulmamak kaydıyla toksik etki oluşturmazlar. Flor içeren macunlar günlük bakımda dişlerin mineral yönünden yeniden güçlenmesini sağlarlar.
- Kliniklerde çürük riski yüksek çocuk ve yetişkin hastalara, topikal olarak 6 ayda bir uygulanabilen flor vernikleri, izolasyon altında tamamlanan uygulamalarla diş sert dokularını güçlendirerek başlangıç çürüklerini durdurmada ve yeni oluşacak çürükleri engellemede kullanılırlar.
Florun ağız sağlığına katkıları nelerdir?
- Diş sert dokularının iyi mineralize olmasını sağlayarak çürüğe karşı direnç sağlar.
- Mikrobiyal dental plak üzerinde zararlı asit oluşumunu engelleyici etkisi vardır.
Fissür örtüleme kimlere yapılır?
Dişlerin özellikle çiğneme yüzeyinde bulunan girintiler pits ve fissür olarak adlandırılır. Derinlikleri ve formları kişiden kişiye değişen bu girintiler mikrobiyal dental plağın temizlenmesini zorlaştırarak çürük riskini yükseltebilir. Çürük riski yüksek bireylerde riskli (derin ve karmaşık yapılı) fissür bölgeleri sealent denilen dolgularla kapatılarak bakteri kapasitesinin ve plak retansiyonunun azaltılması hedeflenmektedir. Böylece dişin temizlenmesi daha kolay hale gelmekte ve çürük gelişim riski azaltılmaktadır.
Sürme rehberliği nedir?
Süt dişlerin dökülmeye başlayıp daimi dişlerin sürmesi sürecinde düzenli kontroller ve bu kontroller sırasında yapılan işlemlerle bu sürecin yönlendirilmesine sürme rehberliği denir. Genellikle hafif ve orta düzeyde yer darlığı olan vakalarda ortodontik tedaviye olan ihtiyacı engellemek veya en aza indirgemek için uygulanılır. Sürme rehberliği aşağıdaki işlemlerini birini veya birkaçını içerebilir:
- Süt dişlerinin yan yüzeylerden aşındırılması
- Süt dişi çekimi/çekimleri