Kanal tedavisi hangi durumda yapılır?
Dişin en dıştaki sert mine dokusunun altında dentin dokusu, onun altında ise pulpa dokusu bulunur. Pulpa dişin kron kısmından başlayıp köklerin içinde seyrederek kök ucuna kadar devam eder. İçindeki kan damarları ve sinirler sayesinde dişin canlılığını ve sinirsel uyarımını sağlar. Çürükler, çatlaklar/kırıklar, kimyasal ya da fiziksel etkenler pulpa dokusunun canlılığını tehdit edebilmektedir.
Her canlı doku gibi pulpanın da kendini yenileyebilme yeteneği vardır. Küçük çürük ya da çatlaklar soğuk/sıcak diş hassasiyetine neden olur. Bu durumda pulpanın iyileşme yeteneğinden faydalanarak dişin canlılığı koruyacak tedaviler yapılabilir. Hassasiyet tedavileri ve kompozit dolguları bunlara örnek gösterebiliriz.
Dış etkenlerin şiddetinin artmasıyla dişin canlı kısmı olan pulpa dokusunda yenilenme kapasitesi aşılırsa ‘İrreversible Pulpitis’ denilen geri dönüşümsüz pulpa iltihabı başlamaktadır ve dişin canlılığı zamanla kaybolmaktadır. Hastalar bu süreçte hafif hassasiyet tarifini aşan şiddetli, bazen sıcakla tetiklenen ve zonklama tarzında ağrılar duymaya başlarlar. Bu aşamada yapılacak tedavilerle artık dişin canlılığını korumak veya geri kazandırmak mümkün değildir.
Kanal tedavisi ile iltihaplanmış pulpa dokusu dişin içinden temizlenerek enfeksiyonun ilerlemesi ve kök çevresine yayılması önlenir.
Eğer bu aşamada tedavi yapılmazsa iltihap çevre dokuları da etkilemeye başlar ve dişin içindeki basınç artışı nedeniyle hissedilen ağrının şiddeti de yükselir.
Enfeksiyonun çok hızlı ilerlediği ya da tedavi için geç kalındığı durumlarda, enfeksiyon kök çevresine yayılır ve dişin etrafındaki dokularda şişlik (abse) oluşabilir. Bu aşamadan sonra yine kanal tedavisi ile iyileşme mümkün olabilmektedir, ancak tedavi tek seansta değil birden çok seansta yapılabilmektedir.
Kanal tedavisi sonrası ağrı olur mu?
Kanal tedavisinden sonraki ilk bir-iki gün dişte hafiften ortaya bir sızlama olması normaldir.
Ancak bu ağrıların daha uzun sürmesi beklenmeyen bir durumdur. Bununla birlikte kanal tedavisi görmüş ağrısı olmayan bir dişin sonradan ağrımaya başlaması ve bu dişte iltihap gelişmesi beklenmeyen bir durumdur.
Böyle durumlarda, ilgili dişlere röntgenli çekilir gerekli durumlardan kanal tedavisi tekrarlanır.
Tekrarlanan kanal tedavisinde, öncelikle önceden yapılmış dolgu ve kanal tedavisinin bölgeden uzaklaşması gerekir. Böylece kanal tedaviye ihtiyacı olan bölgeye ulaşılır. Bölgedeki iltihap temizlendikten sonra yeniden kanal dolgusu ve üst dolgu yapılır.
Bu tedavi teknik olarak sıfırdan bir dişe kanal tedavi yapmaktan daha komplikedir. Bu nedenle daha hassas yürütülmelidir.
Kuşadası Lotus Dental: Endodonti Tedavisi
Günümüzde modern diş hekimliği uygulamalarıyla neredeyse bütün dişler kanal tedavisi ile iyileştirilebilmektedir. Hatta tedavilerin %90’ı tek seansta tamamlanabilmektedir.
Enfeksiyon ilerlemeden tedaviye başvurulması hem tedavinin daha basit ve kısa olmasını hem de maliyetinin düşük olmasını sağlamaktadır. Bu sebeple dişte küçük çürükler, çatlaklar, soğuk/sıcak hassasiyeti gibi ilk belirtiler başladığında diş hekimine başvurmak önemlidir.
Bazı durumlarda dişin pulpasında ya da çevresinde ağrı yapmayan, gözle görülmeyen belirtisiz enfeksiyonlar gelişebilmektedir. Bu tip kronik enfeksiyonlar genelde daha önceden tedavi görmüş ya da travmaya uğramış dişlerde oluşmaktadır.
Periyodik olarak yapılan radyografik görüntülemeler ile bu tip enfeksiyonlar rahatlıkla tespit edilebilmektedir. Ağız içi muayeneye ek olarak diş hekiminizin tavsiye ettiği periyotlarda alınan panoramik radyografiler, sonrasında gerekirse daha detaylı periapikal radyografiler ile kronik enfeksiyonların belirtileri teşhis edilebilmektedir. Akut enfeksiyonlar gibi kronik enfeksiyonların da tedavi edilmesi gerekmektedir.
Neredeyse tüm kronik enfeksiyonlar hatta dişten kaynaklanan kistlerin büyük bir kısmı kanal tedavisi ile iyileştirilebilmektedir.